Bir Çocuğun Kalbiyle Doğru Odak
10 yaşındayım… siz yetişkinlerin yerimde olmak istediği yaşta… ben büyümek için çaba sarf ederken siz büyüklerin neden benim yaşımda olmayı istediğine anlam veremediğim yaşta. Sizlerin gözünde, istediği her şey önüne sunulan, mis kokulu yataklarda uyuyan, ailenin gözbebeği prens ve prenses durumunda olsam da benim iç dünyam hiç de sizler gibi düşünmüyor.

Sizler bana karşı bu kadar verici davranırken, sizlere her geçen gün daha borçlu hissetmenin beni ne kadar zorladığını keşke anlayabilseniz. Belki de şu yaşımda kendimi bu kadar sorgulamaya başlamamın sebebi de bu. Ailenin sevimli çocuğu olma evresinden yetişkin bir birey olmaya geçiş süreci… davranış modellerimin, karakterimin, duygu durumlarımın şekillendiği yaşıma giriyorum. Bu yaşıma kadar benden hiçbir beklentisi olmadan sürekli veren ailem ve öğretmenlerim artık benden istemeye başlıyor. Beklentileri ne büyükmüş meğer. Oysa bu sonsuz verme güdülerinin bir ömür devam edeceğini sanmıştım. Ailede şu konuşulmaya başladı; matematik ve fende çok başarılı olursam eğer iyi bir mühendis veya doktor olabilecekmişim. Sanata fazla düşkün olmama gerek yokmuş, çünkü sanattan para kazanmak neredeyse imkansızmış.
Peki ben günde sekiz saat resim yapmayı seviyorsam, matematik formüllerini ezberlemekten hiç haz etmiyorsam, ileride bir mesleğim olamayacak mı? Peki dünya hızla değişirken, bundan 20 yıl sonra ameliyatları robotlar yapacaksa, makineleri bilgisayarlar yönetecekse doktorun, mühendisin ne önemi kalacak . Diyorlar ki; o meslek olmazsa ona yakın bir mesleğin olur. Ama muhakkak bu yaştan itibaren çok çalışmaya başlaman gerekli. Peki matematik ve feni öğrenmenin en iyi yolu ne? Tabi ki bol bol test çözmek. 100 sorudan 99’ unu doğru yapman gerekli. Ablan zamanında bu yollardan geçti ve bak şimdi Türkiye’ nin en yüksek puanlı mühendislik okulunu kazandı. Peki, iyi okuldan anladığınız nedir? En fazla testi çözdürmeyi başaran okul mu ? Yanlış anlamayın, ders çalışmaktan kaçtığım, sorumluluk almaktan korktuğum için sorgulamıyorum bunları. Geleceğimi bu kadar olumlu etkileyecek olan, bol test sorulu bir okul bana ne katacak anlamak istiyorum. İnanmadığım bir sisteme girmek kendimi ve sizi kandırmak olur düşüncesiyle sorguluyorum. Beni ikna etmeniz gerekiyor. Bu düzenin beni hayata dair daha mutlu ve başarılı kılacağına ikna etmeniz gerekiyor. Suskunsunuz. Cevap vermiyorsunuz. Çünkü siz de inanmıyorsunuz. İnanmadığınız bir hayal içinde beni bir baş rol oyuncusu yaparak kendinizi iyi eğitimciler ve ebeveyinler olarak konumlandırmak istiyorsunuz. Oysa benim hayallerim bambaşka… Geleceğimi kendim kurmak istiyorum. Kendi kararlarımla. Tabi ki sizlerden fikirler alarak, sizlerin tecrübelerinden faydalanarak… Bunu yaparken topluma ya da aileme hoş görünmek değil isteğim. Kendimi bulmak. Sizlere göre daha çok küçüğüm. Bir çok detayı gözden kaçırıyorum. Kendi bakış açınızla haklı olabilirsiniz. Ancak ben kendimi küçük bir çocuk gibi görmüyorum. Yapmak istediğim öyle çok şey var ki… mesela dünyayı gezmek. Tek başıma ülke ülke dolaşmak. Farklı insanlar tanımak istiyorum. Onların müziklerinde dans etmek, onların geleneklerini öğrenmek, onların yemek kültürlerini anlamak istiyorum. Onları ne kadar iyi tanırsam o kadar kendimi anlayabilirim diye düşünüyorum. Başka ülkelerin yanında kendi ülkemi de tanımak istiyorum. Köylere gitmek istiyorum . Orada çiftçilerle beraber tarlalarda ekilmiş ürünleri tanımak istiyorum. Coğrafya derslerinde anlatılan vadileri, dağları, gölleri, bitkileri yerinde görmek ve tanımak istiyorum. Küçük köy pazarlarından alışveriş yapıp annemle birlikte mutfakta farklı yemekler yapmak istiyorum. Farklı insanlar tanımak ve onlarla dost olmak istiyorum. Bilim dergileri ve kitapları okumak istiyorum. O bilgiler eşiğinde bilim müzelerini gezmek istiyorum. Bilim müzelerinde saatlerce deneyler yapmak istiyorum. Tesla ve Ediz Hon’un bitmeyen çatışmalarına dahil olmak istiyorum. Tesla’ nın doğruluğuna inandığı elektrik akım sistemini dünya uygulasaydı her şey daha mı farklı olurdu? Buna kafa yormak istiyorum. Onun müzesini görmek, yaşadığı ortamı anlamak istiyorum. Matematik alanında akademik kariyer yapmış bilim adamlarını tanımak istiyorum. Bizlere ezberletilen o formüllerin doğruluğunu sorgulamak istiyorum.

Beynime yüklediğim her bilgiyi gerçek hayatımda ne kadar kullanacağımı bilmek istiyorum. Eğer ben dünyanın en çok para kazanan doktoru olup o mesleği edinene kadar öğrendiklerimin, daha doğrusu ezberlediklerimin yüzde yirmisini meslek hayatımda kullanacaksam o yılların hayatımda bir kayıp olacağını düşünüyorum. Dünyanın en çok para kazanan doktoru olup, yaşam keyifleri olmayan, asosyal, egolarıyüksek, her şeyden çabuk sıkılan bencil bir insan olmak istemiyorum. Belki de bir köyde çiftçilik yapıp, yüzlerce ceviz ağacı dikip, onları kimyasal ilaç kullanmadan, sağlıklı büyütmek ve sonra o cevizleri tek tek toplarken ellerimle tek tek okşamak ve insanlığa ilaçsız, faydalı yiyecekler yetiştirmenin hazzıyla para kazanmak istiyorum. Türk ve dünya tarihinde çıkmış tüm savaşların tarihini ezberlemek, birkaç dönüm toprak için kaç insanın canına kıyıldığını başarı hikayesini dinlemek istemiyorum. Tarihin efendileri, sanatçıları tanımak istiyorum. Rokoko dönemindeki fazla renkli hayatlardan Rönesans dönemindeki sadeliğe geçişi anlamak istiyorum. Modern sanat ve geleneksel sanatları kıyaslamak istiyorum. Frida’nın bitmek bilmeyen ağrılarıyla baş ederken çizdiği, birbirinden güzel hayvan figürlerini incelerken Van Gogh’ un yapayalnız ve fakirlikle boğuştuğu hayatında ayçiçeklerini çizerken neler hissettiğini anlamak istiyorum. Yaşadığım ülkenin bürokrasisini anlamak istiyorum. Bakanlıklar neden vardır, her bir bakanlığın görevi nedir, resmi gazete ne demektir. Bilmek istiyorum. Ülke kanunları neye göre oluşturulur, insanlar bu kanunlara uymazsa neler olur, bir şirket kurmak isteyen kişi neler yapmalıdır, devlet memurluğu neden vardır, devlet memuru olmak için ne yapmalıdır. Anlamak istiyorum. Evde kendi kendime beş gün kalmayı başarmak istiyorum. Bir başkasına muhtaç olmadan kendi işimi görmek istiyorum. Kendi söküğümü nasıl dikmek, karnımı doyuracak bir yemek yapmak, ütü yapmak, çamaşır yıkamak istiyorum. Bir pantolon nasıl dikilir, bilmek istiyorum. Bundan 7-8 yıl sonra belki de başka bir şehre, hatta başka bir ülkeye taşınıp yalnız yaşamam gerektiğinde buna hazır olmak istiyorum. Ve en önemlisi … aşık olmak istiyorum. Yanlış anlamayın, sadece karşı cinse değil, yetiştirdiğim bir bitkiye, doğadaki güzelliklere ve en önemlisi ileride seçeceğim mesleğime… mesleğimi aşkla yapmak istiyorum. Tatilleri iple çeken değil, çalıştığı her anı aşkla yaşayan biri olmak istiyorum.
İşte bu yüzden bırakın da tüm hayatımı adayacağım mesleğimi kendim seçeyim. Okuyarak, araştırarak, gezerek, çok insan tanıyarak…. Madem hedefiniz mutlu çocuklar yetiştirmek, o zaman biz geleceğin sahiplerine güvenin. Bizlerle kaliteli zaman geçirin. Sürekli eleştirip eksiklerimizi bulmak yerine bizleri gözlemleyin. Yeteneklerimizi görün. O alanlarda ilerlemek istediğimizde buna saygı duyun ve destekleyin…

Bundan 20 yıl sonra belki bir film yönetmeni ya da bir temizlik elemanı, bir öğretmen ya da kömür madencisi, bir çiftçi ya da bir banka memuru, bir bilim adamı ya da bir resim sanatçısı… her ne meslekte olursam olayım sizlere söz veriyorum; empati kurabilen, doğaya saygılı, yaşadığı dünyayı koruyan, topluma karşı sorumluluk duygulu, hayvanları seven ve onları koruyan, ailesine karşı sevgi ve saygı dolu, kısacası iyi bir insan olacağım…. Yeter ki siz bana güvenin…